YAŞLILIK, AĞIR HASTALIK VE AKIL ZAYIFLIĞI SEBEBİYLE VASİ ATANMASI VE VESAYET DAVASI

Yayınlanma Tarihi: 06.04.2022

Etiketler: Yaşlılık, ağır hastalık, akıl zayıflığı, vasi, vesayet davası, vasi atanması

          Türk Hukukunda yaşlılık, akıl hastalığı ve akıl zayıflığı hallerinde Türk Medeni Kanunu hükümleri uyarınca kişinin hak ve menfaatlerini korumak üzere vasi atanması mümkün kılınmıştır. Ağır hastalık, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken kişiler kısıtlanır. Bu kısıtlama yakınları ve ilgilileri tarafından talep edilebileceği gibi yetkili makamların tespiti sonucunda da gerçekleştirilebilir.
          Vesayet davası kişinin yerleşim yerinde bulunan Sulh Hukuk Mahkemelerinde görülmektedir. Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlanacak olan kişiler hakkında mahkemece öncelikle tam teşekküllü bir hastaneden sağlık raporu alınmaktadır. Hâkim karar vermeden önce sağlık kurulu raporunu göz önünde bulundurmak şartıyla kısıtlanması talep edilen ilgiliyi dinleyebilir. Kısıtlamaya ilişkin karar verildiği takdirde mahkemece kısıtlının yerleşim yeri ve nüfusa kayıtlı olduğu yerde ilan edilir. Bu ilan usuli bir işlem olup mahkemece gerçekleştirilir.
          Mahkemece vasi atanırken eş ve yakın akrabalara öncelik verilir. Bu atamada yerleşim yerlerinin yakınlığı ve kişisel ilişkiler göz önünde tutulur. Bu kişilerin vasilik yapmaya engel hali bulunduğu takdirde mahkemece bu kişilerin gösterdiği kişiler vasi olarak atanabilir. Gösterilen kişinin atanması mahkemece kabul edilmediği takdirde hâkim kendiliğinden bu görevi yapmaya yetkin bir kişiyi vasi olarak atar. Mahkemece atanan kişi özel haller bulunmaması halinde vasilik görevini kabul etmekle yükümlüdür.
          Vesayet davası ortalama olarak 6 ay ile 1 yıl sürmekle beraber mahkeme gerekli gördüğü takdirde dava süresince kısıtlanacak kişiye bir temsilci atayabilir. Dava sonuçlandıktan sonra vasi atanan kişinin akıl zayıflığı veya hastalığı sürdüğü sürece vasinin görevi devam eder.
          Vasiliğe atanma kararının kesinleşmesi üzerine vasi ile mahkemenin görevlendireceği bir kişi tarafından, vakit geçirilmeksizin, yönetilecek malvarlığının defteri tutulur. Bu defter kişinin mal varlığını, gelir ve giderini gösterir rapor niteliği taşımaktadır. Vasi, vesayet altındaki kişinin malvarlığını iyi bir yönetici gibi özenle yönetmek zorundadır. Vasi, yönetimle ilgili hesap tutmak ve mahkemenin belirlediği tarihlerde ya da yılda bir defa hesabı incelemeye sunmakla yükümlüdür. Vasi, kısıtlının değerli eşyalarının saklanması, taşınırların ve taşınmazların alım-satımı, kısıtlının kullanımı haricinde olan paranın bankaya faiz getirmek üzere yatırılması, yatırımlarının ve ticari işlerinin yönetimini sağlar. Bu işlemler vasi tarafından mahkemenin izni ve denetimi altında gerçekleştirilir. Vasi bu işlemleri tamamen kısıtlının menfaatleri doğrultusunda gerçekleştirir ve keyfi uygulamalara başvuramaz. Aksi takdirde mahkeme ve vasi ortaya çıkabilecek zararlardan sorumlu olur.
          Vasi, kısıtlıyı korumak ve bütün kişisel işlerinde ona yardım etmekle yükümlüdür. Mahkemenin yetkisi alanına giren işler haricinde kısıtlıyı tüm hukuki işlemlerde temsil eder. Vasi, kısıtlı adına kefil olamaz, vakıf kuramaz ve önemli bağışlamalarda bulunamaz. Kısıtlı kişi görüşlerini açıklama yeteneğine sahipse, vasi önemli işlerde karar vermeden önce olanak ölçüsünde, onun görüşünü almakla yükümlüdür. Kısıtlanan kişi ayırt etme gücüne sahipse bir kısım işlemleri vasinin ve mahkemenin izni veya sonradan onay vermesi halinde gerçekleştirebilir. Kısıtlı kişi mal varlığını yönetme konusunda tamamen kısıtlanmaz, kendi tasarrufuna bırakılmış olan mallar ile vasinin izniyle çalışarak kazandığı malları serbestçe yönetir ve kullanır. Bu açıklamadan da anlaşılacağı üzere vesayet kişinin tüm hak ve menfaatlerinin yoğun bir şekilde kısıtlanması anlamına gelmemektedir. Daha önce izah edildiği üzere kişinin menfaati ve iradesi her aşamada önem arz etmektedir.
          Vasi genel olarak iki yıllığına atanır ve mahkemece iki yılda bir görev uzatılır. Mahkemece vasiye görevi sebebiyle hakkaniyetli bir ücret takdir edilir ve bu ödeme aylık olabileceği gibi belirli dönemlerde de verilebilir. Bu ücretin belirlenmesi tamamen mahkemenin takdirindedir. Ücret ortalama 5.000-TL civarında olup kısıtlanan kişinin mal varlığı miktarına göre daha az ya da daha fazla olmak üzere belirlenir. Ücret kısıtlının malvarlığından karşılanmakta olup mal varlığı bu ücreti karşılamaya yeterli değilse devlet tarafından karşılanır.
          Vasi atanması davasında mahkemece yapılacak inceleme sonucunda kişiye vasi atanmasına gerek olmadığı kanaatine varılabilir. Kişinin vesayet altına alınması için yeterli bir sebep bulunmamakla birlikte, malvarlığını kendi başına yönetmekte zorlanıyorsa mahkemece vasi yerine kayyım atanmasına karar verilebilir. Vasi kişinin tüm hak ve menfaatlerini korumak ve yönetmekle yükümlü iken kayyım daha dar bir görev tanımıyla kişinin belirli mal varlığını yönetmekle yükümlüdür. Bir kimseye vasi atandığında çoğu işlemi için onay alınması gerekirken kayyım atanması onun fiil ehliyetini etkilemez. Belli bir iş için görevlendirilmiş olan kayyım, mahkemenin talimatına aynen uymak zorundadır. Kayyım bir malvarlığının yönetimi ve gözetimi ile görevlendirilmiş ise, yalnız o malvarlığının yönetim ve korunması için gerekli olan işleri yapabilir. Kayyımın, bunun dışındaki işleri yapabilmesi, kısıtlının vereceği özel yetkiye, kısıtlı bu yetkiyi verecek durumda değilse mahkemenin iznine bağlıdır. Yani kayyımlığın kapsamı kısıtlanan kişi veya mahkeme tarafından değiştirilebilir veya genişletilebilir.
          Vasinin iş ve işlemleri düzenli olarak denetlenmektedir. Bu denetimin haricinde yapılan iş ve işlemlere kısıtlı ya da ilgililer itiraz edebilir ve mahkemece incelenir. Vasi tarafından taşınmazların alımı, satımı, olağan ihtiyaçları dışında kalan taşınır veya diğer hak ve değerlerin alımı, satımı, devri, olağan dışı yapı işleri, ödünç verme ve alma, kambiyo taahhüdü altına girme, üç yıl veya daha uzun süreli taşınmaz kirası sözleşmeleri yapılması, vesayet altındaki kişinin bir sanat veya meslekle uğraşması, dava açma, sulh olma, mal rejimi sözleşmeleri, mirasın paylaştırılması ve miras payının devri sözleşmeleri yapılması, vesayet altındaki kişi hakkında hayat sigortası yapılması, vesayet altındaki kişinin bir eğitim, bakım veya sağlık kurumuna yerleştirilmesi, vesayet altındaki kişinin yerleşim yerinin değiştirilmesi, vesayet altındaki kişinin vatandaşlığa girmesi veya çıkması, bir işletmenin devralınması veya tasfiyesi, kişisel sorumluluğu gerektiren bir ortaklığa girilmesi veya önemli bir sermaye ile bir şirkete ortak olunması, ömür boyu aylık veya gelir bağlama veya ölünceye kadar bakma sözleşmeleri yapılması, mirasın kabulü, reddi veya miras sözleşmesi yapılması, vesayet altındaki kişi ile vasi arasında sözleşme yapılması ve kanunda sayılı diğer işlemlerin gerçekleştirilmesi mahkemenin iznine tabidir. Görüleceği üzere hayatın olağan akışı içerisinde gerçekleştirilen işlemler haricindeki işlemler için sıkı bir denetim sağlanmıştır. Bu denetim ile kısıtlanan kişinin hak kaybı yaşamasının önüne geçilmektedir.